Merhabalar... Evet hala doğurmadım J
35. ve 36. Haftayı yazdım ama bir türlü yayınlayamadan 37. Haftamı
bile geçirdim. Bu üç haftayı yazacağım ammaaa bu iki hafta oldukça yoğun ve koşturmalı geçti diyebilirim.
Önce 35. Haftam bitmek üzereyken yaptığımız Gizmo'nun Karnı Burnunda
Partisinden biraz bahsedeyim. Çok güzel geçti ;) arkadaşlarımın yarısından çoğu
gelememiş olsa bile yine de gayet kalabalık, gayet bana ve bizim cüce'ye özel
bir gündü.
Pazar sabahı Anneannem, Annem ve saz arkadaşlarının torbalar
dolusu kendi yaptıkları yiyeceklerle gelmeleriyle başlamıştı bile parti, kız
arkadaşlarımda saolsun şahane şeyler yapmışlar. Evde bir kaç kişi daha toplanıp
parti mekanına doğru arabayla yola çıktık. Bizim Cüce'nin amcaları Burak ve
Buğra zaten herşeyi hazır etmişlerdi, bizde yiyecekleri masalara yerleştirmeye
başladık. Bol bereketli masayı kurmamızla birlikte diğer misafirler de
geldiler. Cücenin babaannesi, halası, büyük teyzesi ve genç teyzeleri... Günün
en eğlenceli tarafı tabiki Baby Shower oyunlarıydı. Kurdeleyle karnımı ölçme
oyunu, Karnı Burnunda Seçme Sınavı başlığı altında benim hakkımda, - ve artık
bizim cücenin adını söyleyeyim- "Erin" hakkında ve genel kültür
dalında hazırlanan kazık sorular baya zorlayıcı oldu :) cevaplar komikti, benim
hamileliğim hakkında kimlerin neler bildiğini ya da ne kadar ilgilendiğini
görmüş olduk. En son oynadığımız oyun en eğlencelisiydi, Gözde, renkli
dikdötgen kağıtlar hazırlamıştı, herkese dağıttık ve Erin isminden akrostiş şiir
yazmalarını istedik ama her harf için bir kişi yazdı çünkü kağıtları sırayla
döndürdük, yaratıcı ve komik şeyler çıktı :) bir de balon patlatma oyunu
oynayacaktık ama aramızda bir bebek olduğu ve o kalabalıkta fosur fosur uyuduğu
fakat balon sesinden korkabileceği için oynayamadık :) oyun kazananlara da
minik hediyelerim vardı. Onları da sahiplerine verdik.
bu fotoğrafta herkes test çözüyor kafasını kaldırmadan :)
Oyunlardan sonra kocacığımın Arı konseptine uygun olarak
yaptırdığı efsane pastayı kesme sırası geldi, hepimiz bayılarak yedik
denizbutikpasta'ya burdan tekrar teşekkürler. Finali her zaman ennnnnn sevdiğim
şey olan gelen hediyeleri açmakla bitirdik. Herkes çok güzel şeyler almıştı, ne
alacaklarını bilemeyen ya da neye ihtiyacım olduğunu merak edenler için Joker
Baby Mağazası'ndan Baby Shower hediye listesi hazırlamıştım zaten, o listeye
göre de alanlar olmuştu. Hediyeye gerek yoktu tabiki ama eli boş gelmez bizim
Türk insanı ;) bizimde herkes için yaptığımız minik hediyelerimiz vardı süslü
badem şekerli bebekli çubuklar, üzerinde göbeğim ve bana benzeyen hamile
karikatürü olan kitap ayracı gibi gibi..., misafirler giderken onları da
dağıttık. Gelenlere yüreğiyle her halukarda orada oldukları için,herşeye
koşturdukları, beni, bizi yalnız bırakmadıkları için tekrar teşekkür ediyorum.
Bizim minik noktanın adını yazsam mı yazmasam mı diye düşündüm
bu blogu okuyup çocuğunun adını Erin koyan çok olmasın diye :P şuan ismimiz
çoğu kimselerce ilk defa duyuluyor. "Erin" aslında İskoç kökenli
yabancı bir isim ve anlamı barış demek. Ama türkçede de anlamı var üremek,
çoğalmak anlamında kullanılıyor. Biz "barış" anlamına göre koyduk,
sevgili kocacığım bana bu ismi önerdiği andan itibaren aklımda hep bu isimle
minik erkek çocuğu hayalleri oluştu, çok ısındım ilk baştan beri ve hiç
tereddüt etmeden birlikte beğendik biz bu ismi. Umarım isminin anlamı gibi
barışçıl bi çocuk olur.
Karnı burnumda partimden sonra bir güzel hasta oldum :(
sonbahar ve kış boyunca millet hastalıktan kırılırken hasta olmıcam ben işte,
bağışıklık sistemim kuvvetli diye diye hiç hasta olmadım çok kalabalık içine de
çıkmamıştım ama partiden bir gün sonra sonra galiba birilerinden kaptım -ki
hasta insan hamilenin geçtiği yoldan bilem geçmemeli- grip'e yakalandım. Çok
fenaymış yahu, hem hamilesin hem grip :S ne doğru düzgün uzanabiliyosun ne ilaç
içebiliyosun zaten en kötüsü de ilaç içememek..Allah'tan benim grip çok uzun
sürmedi, vitaminler, tavuk suyuna çorba, bal, ıhlamur, kırmızı meyve çayları
takviyesiyle çabuk atlattım, sevgili kocacım sağolsun... Ama burun tıkanıklığım
hala üst seviyede devam etmekte gripten daha çok burun tıkanıklığı mahvetti
beni, ağzım, burnum, dilim, damağım kurumuş şekilde burnumdan nefes alamayarak
uyanmayı hiç unutmıcam doğurduktan sonra...
36+3 haftamda doktor randevumuz vardı ve ben yine çok
heyecanlıydım. Doktor randevusu bir gece öncesi heyecandan iyice uyuyamaz
oluyorum. Çatı!! kontrolü yapabilirdi doktorum bir de onun için biraz
stresliydim de.. Aslında stres yapıcak bir durum yok ama stresi yaratan herşeyi
rahatça konuşamadığımız doktorlar. Süreci hep onlar yönetmek istiyorlar bende
aklımdaki soruların cevaplarıyla aklımda cebelleşirken -doktora göre- daha
zamanı gelmediği için kafamdakileri söyleyemediğimden dolayı her gittiğimizde sakil
sakil çıkıyorum doktorun yanından. Hala normal doğum isteğimi doktora
söyleyememekteki rahatsızlığımla başbaşa gittik randevumuza belki bu sefer
konuşuruz ümidiyle... Önce 35. Haftadaki yalancı doğum sancılarından bahsettim,
gayet doğal karşıladı ona ulaşamadığım herhangi bir durumda hastaneye gelmemizi
hastanedekilerin bir şekilde ona ulaşabileceğini ve onun da böylece zamanında
hastanede olabileceğini söyledi, yani sabaha karşı aradığım zaman kendi
doktoruma telefonla ulaşamayabilirim. Allah'tan hastane çok yakın ve bir tek
hastaneye güvenmek kalıyor bize bu durumda... Çatı kontrolü bir sonraki hafta
Pazartesi gününe kaldı bu arada...(doktorum hakkında daha önce böyle yazmışken,
aynı hastanede ileriki haftada katıldığımız -Bebeğim Olacak Semineri- sayesinde
doktorumu daha iyi anladım diyebilirim. Doktor güvenmediği bir durumda
sezaryene alıyor ama asla normal doğumdan kaçmıyor. Herşey garanti olsun,
herşey yolunda gitsin isteyen bir doktor kendisi ve risk almak istemeyen.
Gebelik takiplerinin başlangıcında sevimsiz bir doktor profili çizmişti bizim
gözümüzde fakat herşey yolunda gittiği için daha sonraları gayet sempatik ve
rahat bir insan oluvermişti. Meğer işler kötüye giderse sevimsiz insan haline
dönebiliyormuş, “çünkü işimi çok iyi biliyorum ve işini gerçekten bilen insan,
sonunun ne olacağını bildiği için korkar, müdahale edemeyeceği ya da
ettirelemediği durumlarda” dedi. Çatı kontrolünün aslında gerekli olduğunu daha
iyi kavramış oldum mesela. Gerçek örneklerle anlattı çünkü doğum sırasında
doğum yapanların ne gibi komplikasyonlarla karşılaştıklarını. Ama seminere
katılmasaydık doktorumun düşüncelerini bu kadar öğrenebilirmiydik bilmiyorum.
36. haftaya girerken Bebekimizi gördük ama bu sefer bize pek
pas vermedi, içerde sıkılmış olduğu her halinden belliydi hatta :) ilk defa
düzgün bir poz alamadık kendisinden ama sağlığı çok şükür yerinde 36 hafta
itibariyle ağırlığı 2 kilo 663 gram.. Kafası daha doğum kanalına girmemiş, o
yüzden kendisi hala yukarda ve kaburgalarıma, mideme işkenceleri son hız devam
etmekte. Bende toplamda 10 kilo almış bir hamile olarak yoluma devam etmekteyim
efenim...
Ve nihayet doğum valizimizi de hazırladık bu hafta annemle.
Pek sevgili kocacım nerdeyse her gün hala yapmadın şu valizini ne kadar
rahatsın deyip duruyordu. Ama ben biliyorum ki aslında çok acelesi yoktu sanki
cücenin geliceği zamanı hissedecektim ama hazır olsundu tabiki, elimiz
ayağımıza dolanmasındı, o yüzden bu hafta yapalım artık dedim anneme. Tüm
emzirme alet/edavadlarını yıkadık, sterilize ettik, en yeni alınan kıyafetleri
yıkadık ütüledik, valize koyulucakları koyduk. Odası da hala! düzenli değildi,
odasını düzenledik,yatağının çarşaflarını serdik, cüce'nin ve benim herşeyimiz
hazır oldu böylelikle, hazırız biz galiba he ?!?!
Bende doğuma iyice yaklaştığımızı daha fazla hissettim. İçimde
herşeye yetişemiceğim ya da büyük bir hengameye gireceğimiz o hengâmeyi de
atlatabilicekmiyiz acaba korkusu var. Ne yapacağımızı neyle karşılaşacağımızı
hiç bilmiyoruz. Daha önce hiç anne-baba olmadık ki, en son küçükken mahallede
arkadaşlarımla gönlümce ve korkmadan oynama ayrıcalığıyla büyümüş bir kız
çocuğu olarak evcilik oynarken anne olmuştum bi ordan hatırlıyorum anneciliği,
onu da nasıl yapıyordum unuttum bile. Şimdi gercekten anne-baba olma sırası
bize geldi. Bebemiz hem bir an önce gelsin istiyorum hem bir yandan korkuyorum.
Tamam hamilelik bebeğe hazırlanma süreci ama şuan pek birşey anlamıyoruz ki,
kendisi içerde, karnımı oradan oraya yamultarak ve sadece benim yediklerimden
beslenerek vaktini geçirmeye çalışıyor. Asıl olay bebe doğduktan sonra, hem biz
ona hem o bize alışmaya çalışarak geçecek ilk zamanlarımız. Neler hissedicez
neler olucak yaşayarak görücez artık, merakla o zamanları bekliyoruz ama o
günler fazla uzakta değil biliyoruz...
37. Haftamın sonlarına doğru pek sevgili kocacımın kuzeninin nişanındaydık. Orasıda benim için ikinci Baby Shower oldu diyebilirim J Herkes ama herkes beni ve karnımdaki cüceyi sevdi durdu. İyi dilekler dilediler, pozitif doğum hikayelerini anlattılar, bana çok güzel moral verdiler. Normalde hiç oynamayan bir insan olarak hiç oturmadım, bizim bebe iyice aşağı doğum kanalına insin ben oynarken diye, ben oynarken herkes hep etrafımdaydı, karnımı tuttum tuttum oynadım, güldük bol bol J Kendimi zaten çok ağır hissetmiyorum ama bu ara sadece fena halde içim yanıyor. Ne içsem olmuyor , su içsem su içmiş gibi değilim, soğuk şeyler istiyor hep canım ama soğuk bile fazla soğuk değil sanki, bir ejderha misali yanıyor içim. Elim, ayağımda bu haftadan itibaren çok oturduğum zaman ya da sıcakladığımda hafif şişmeye başladı.
37+5 te tekrar kontrolmüz vardı. Önce bebekimizi gördük ultrasonda 3 kilo olmuş bizim tosuncuk,kolundaki et boğumları bile belli oluyordu J sonra pek meşhur çatı muayenesine geldi sıra. Ben baya gergindim, doktorcumunda sabah olması dolayısıyla ve iki hafta önce yeni bebeğinin olmasıyla sanırım hala afyonu patlamamıştı, değişik bir sakinlikle birlikte muayenemiz gayet benim istediğim şekilde sonuçlandı. Normal doğum yapabiliyormuşum. Ama bebeğin kilosu 3,600-3,700 lere gelirse tekrar durumu değerlendirmek gerekirmiş. NST yaptırmamızı istedi çıkmadan önce. Daha önce hiç NST yaptırmamıştım, 20 dakika süren bir test, bebeğin kalp atışlarını ve kasılmalarımı ölçen bir alet var. Hemşire sağa dönük yatmamı istedi ve o şekilde 20 dakika yattım, bebeğin kalp seslerini de duyabiliyoruz bu sırada, test sırasında bir de kağıt yazıyor, test bitince onu da hemen doktora gittik gösterdik, gayet normal çıkmış herşey, iyi seneler dileyip çıktık böylece son randevumuzdan.
Bu sırada yeni yıla bile girdik ben yazılarımı yayınlayana kadar J 2013 yılı pek atraksiyonlu geçti aslında ama asıl 2014 yılında bizim hayatımızda çok büyük değişiklikler olucak biz onu bekliyoruz. Ama herşeyden önce yeni yıl herkese önce sağlık, huzur, mutluluk, aşk ve bol bol bereket getirsin, herkesin tüm dilekleri kabul olsun ve “Erin” dolu bir yıl olsun J Mutlu yılllaaarrr efenim...
Bizi takip etmeye hala devam ;)
Minik cüce Erin ve karnı burnunda Gizmo37. Haftamın sonlarına doğru pek sevgili kocacımın kuzeninin nişanındaydık. Orasıda benim için ikinci Baby Shower oldu diyebilirim J Herkes ama herkes beni ve karnımdaki cüceyi sevdi durdu. İyi dilekler dilediler, pozitif doğum hikayelerini anlattılar, bana çok güzel moral verdiler. Normalde hiç oynamayan bir insan olarak hiç oturmadım, bizim bebe iyice aşağı doğum kanalına insin ben oynarken diye, ben oynarken herkes hep etrafımdaydı, karnımı tuttum tuttum oynadım, güldük bol bol J Kendimi zaten çok ağır hissetmiyorum ama bu ara sadece fena halde içim yanıyor. Ne içsem olmuyor , su içsem su içmiş gibi değilim, soğuk şeyler istiyor hep canım ama soğuk bile fazla soğuk değil sanki, bir ejderha misali yanıyor içim. Elim, ayağımda bu haftadan itibaren çok oturduğum zaman ya da sıcakladığımda hafif şişmeye başladı.
37+5 te tekrar kontrolmüz vardı. Önce bebekimizi gördük ultrasonda 3 kilo olmuş bizim tosuncuk,kolundaki et boğumları bile belli oluyordu J sonra pek meşhur çatı muayenesine geldi sıra. Ben baya gergindim, doktorcumunda sabah olması dolayısıyla ve iki hafta önce yeni bebeğinin olmasıyla sanırım hala afyonu patlamamıştı, değişik bir sakinlikle birlikte muayenemiz gayet benim istediğim şekilde sonuçlandı. Normal doğum yapabiliyormuşum. Ama bebeğin kilosu 3,600-3,700 lere gelirse tekrar durumu değerlendirmek gerekirmiş. NST yaptırmamızı istedi çıkmadan önce. Daha önce hiç NST yaptırmamıştım, 20 dakika süren bir test, bebeğin kalp atışlarını ve kasılmalarımı ölçen bir alet var. Hemşire sağa dönük yatmamı istedi ve o şekilde 20 dakika yattım, bebeğin kalp seslerini de duyabiliyoruz bu sırada, test sırasında bir de kağıt yazıyor, test bitince onu da hemen doktora gittik gösterdik, gayet normal çıkmış herşey, iyi seneler dileyip çıktık böylece son randevumuzdan.
Bu sırada yeni yıla bile girdik ben yazılarımı yayınlayana kadar J 2013 yılı pek atraksiyonlu geçti aslında ama asıl 2014 yılında bizim hayatımızda çok büyük değişiklikler olucak biz onu bekliyoruz. Ama herşeyden önce yeni yıl herkese önce sağlık, huzur, mutluluk, aşk ve bol bol bereket getirsin, herkesin tüm dilekleri kabul olsun ve “Erin” dolu bir yıl olsun J Mutlu yılllaaarrr efenim...
Bizi takip etmeye hala devam ;)