Merhabalar...
Zaman yaklaştıkça hiç yazamaz oldum. Bir türlü toparlayıpta
girişemiyorum yazmaya... doğum zamanın
yaklaştığını düşününce daha bir heyecanlandığım için yazamıyorum galiba. Zaten
30'lu haftalara geldiğime inanamıyorum.
Zaman şaka gibi geçip ilerliyor. Bunları yazarken bir kaç hafta daha
sonra geçtikçe minik noktamızı sağlıkla kucağımıza alacağız inşallah. Geçirdiğim
üç haftamı anlatıcam şimdi...
29. ve 30. Haftam
Bu haftada en net farkettiğim şey bizim küçük dürtükçünün
hıçkırması oldu. Hıçkırdığını nasıl anlıyoruz peki diye sorarsanız, ritmik
olarak minik hareketlerle pıt pıt pıt yapıyor içerdeki...Günde nerdeyse 3-4
defa hıçkırıyor bide baya uzun sürüyor çok komik :) genelde ben birşey içtikten
sonra hıçkırmaya başlıyor sanki. Hıçkırması nefes egzersizleri yaptığının
bir göstergesiymiş aslında,
akciğerlerine egzersiz yaptırıyor bizimki, dışarıda daha rahat nefes alması
için.
Uzun zamandır kasılma yaşıyormuşum ben bu arada...kasılmayla
ilgili pek çok şey okudum, duydum hiç biryerde kasılmanın nasıl olduğu
yazmıyordu ya da ben anlamadım bilemiyorum...
7 ve 5 ay önce doğum yapmış anne arkadaşlarım Gülçocuğum ve Emel'den öğrendiğim
kadarıyla efenim kasılma; aslında karnın bir anda taş gibi sertleşmesi, sanki
içerdeki bebeğin karnından çıkmak istermiş gibi karnının bir anda bir kaç
saniye semsert olması. Bu bende oluyordu ara ara ama ben buna kasılma dendiğini
bilmiyordum meğer meşhur kasılma olayı buymuş :) kasılma çok sık olduğunda
tehlikeli tabiki.. Yani beş dakikada
bir, yedi dakika ya da on dakikada bir gibi... Çok sık olmadığı için bende
herhangi bir tehlike yok. Ama çok yorulup yürüyünce karnımın alt bölgesinde
vajinal bölgeme doğru korkunç bir baskı hissediyorum.
Özellikle 29 haftalık bir hamile olarak Eminönü'ne alışverişe
gidip enkaz şeklinde gelmemle o gün iyice ayyuka çıktı bu baskı hissi.. E bebiş
büyüdü tabiki artık. Ama ben yorulup yorulmadığımı bu baskı olana kadar
anlamıyorum :S normalden çok daha enerjiğim, sürekli evin içinde bir şeyler
yapıyorum. Ama Eminönü'ne tekrar gelirsek, ecnebilerin dediğince Baby Shower
yapmaya karar verdik, bizim dilimizce Bebek Partisi ya da karnı burnunda
partisi ... hem parti alışverişini hemde hastane için pijama, gecelik, emzirme
sütyeni, emzirme atleti gibi daha bana almadığımız eksikler vardı, onun
alışverişinide tamamlamak üzere internetten yaptığım araştırmalar doğrultusunda sabah yola
koyulduk. İyiki de erken gitmişiz yoksa işimiz akşama bitmezdi bile, deli danalar
gibi gezdik, baktık, aldık, kafam artık son saatlere doğru öyle bir durdu ki ne
düşünüceğimi şaşırdım, eve nasıl giderim
falan hepsini unuttum :) Yine de çok iyi dayandığımı söylediler herkes pert
olmuş ben hala şuraya da bakalım diyebiliyordum mesela :) çok güzel şeyler
bulduk o hengame içinde, gelmişken hastanenin ilk günü için de lohusa
bardakları, kapı süsleri, kapı tülünü de aldık. Eve geldiğimde o kadar
mutluydum ki hem aradıklarımızı bulmuştuk hemde ayaklarımı artık rahat rahat
dikecek yer bulabilmiştim :) Bebek ve
anne partisi içinde arkadaşlarımın yardımıyla hazırlıklar devam ediyor.
Ayrıntılar daha sonra ;)
Bu hafta içi de bebekimin Eylem ve Merve teyzeleri geldiler bize ;) evlendiğimden beri hep gelecekler ama bu hafta kısmet oldu nihayet... Karate kid'in baykuş temalı odasını da gördüler böylelikle... Baykuş teması fırtınası esiyor bizim çocuğun odasında ... Baykuşlu bir patikle başladı herşey, sonra İkea'nın koyu renkli baykuşlu perdeleri, baykuş duvar sticker'ı, baykuşlu nevresim takımları, baykuşlu saat derken çokta güzel oldu sevimli odası ;)
31. Haftam
Bu hafta içi de bebekimin Eylem ve Merve teyzeleri geldiler bize ;) evlendiğimden beri hep gelecekler ama bu hafta kısmet oldu nihayet... Karate kid'in baykuş temalı odasını da gördüler böylelikle... Baykuş teması fırtınası esiyor bizim çocuğun odasında ... Baykuşlu bir patikle başladı herşey, sonra İkea'nın koyu renkli baykuşlu perdeleri, baykuş duvar sticker'ı, baykuşlu nevresim takımları, baykuşlu saat derken çokta güzel oldu sevimli odası ;)
31. Haftam
Baykuş baykuş derken 31. Haftadaki ultrason fotoğrafımızda da
1.600 gr'lık minik ama koca gözlü bir baykuş gördük böylelikle, bide doğduğunda
uyumazda bizi uyutmazsa tam bir baykuş
ailesi olacağız :) Gözleri benimki gibi büyük, rengi de babasının gibi mavi
olsun istemiştik tam da bana benzeyen bir surat gördük ki her defasında daha da
netleşiyor sanki bana benzerliği, gözleri de mavi tutturursak bir biscolata
erkeği çıkar bizden ;)) .. Çok garip bi durum,
içindeki minik noktanın büyüdükçe sana benziyor olması... Son doktor
görüşmemizde bebekimizin kafası yukarda, erken doğum riskim bulunmuyor. Ben 3
haftada sadece 1 kilo alarak şuan 58 kiloyum. Toplamdaki üç haftama bir fotoğraf koydum çünkü halimde pek bir değişiklik yok. Dışarda görenler ya da bebek alışverişlerinde mağazada çalışan kızlar 5-6 aylık hamile sanıyorlar.
Karate kid çocuğumun bu haftaki hareketleri artık iyice sert
olmaya başladı ve her zamankinden daha fazla hareket ediyor günün belirli
saatlerinde... Kaburgalarıma biryerlerinin gelmesi oldukça canımı acıtıyor.
Dürtüyorum o zamanlar aşağıya insin diye ama banamısın demiyor kendisi saolsun
;) bir de nefessiz kalma olayım olmasa tam süper olucak, bebek aşağı doğru
inince daha da rahatlayacağım. Ama karnımdaki hareketlerini izlemek o kadar
güzel ki her gün defalarca hareket etmesine rağmen bakmaktan hiç sıkılmıyorum
ve hep şaşırarak izliyorum. Çok hoşuma gidiyor. Sanırım doğduktan sonra en çok
karnımda hissettiklerimi özleyeceğim. Ruh halimden de bahsetmek gerekirse çok daha sakin geçiriyorum bu zamanlarımı ama her gün bişey için muhakkak ağlıyorum, ağlıyacak bişey illa ki buluyorum :) Sevgili kocacım alıştı artık hiç birşey demeden sadece sarılarak ağlamalarımın geçmesini bekliyor ::)
Oda hazırlıklarımız da hala devam etmekte.. Çamaşırları
yıkandı yarısı ütülendi, odasının şekli son halini aldı çok şükür :) odasının
ışığını da dimmer'lı yaptık, doğrudan ışığın gözüne gelmemesi çok daha
sağlıklı.
Yazımı gebelik günlüğünü takip ettiğim blogcuanne.com'daki
yase' nin yazısının en katıldığım, en hak verdiğim bölümüyle bitirmek
istiyorum. Buyrunuz efenim: Yase benimde duygularıma tercüman olarak der ki:
"İnsan hamilelik gibi zor bir süreç geçirirken istediği gibi şikayet etme,
sinirlenme ve sızlanıp güçsüz olma hakkına sahip olmalı!
Yani etrafındaki koca, anne, yakın arkadaşlardan oluşan aile
kadrosu, bu hakkı sana tanımalı ve bir süre için her şeyi alttan alıp,
katlanmalı! Hamile kadın, hamilelik travmasıyla öylesine aklını oynatmışken,
kendi hamileliğinden daha beter örnekler verenler, sen dur daha bu bulantılar
ne ki bir de kusmaların başlasın, bir de bebek doğsun sen o zaman gör diye
gerçekçi olduğunu sanan gevezeler, sızlanmana katlanamayıp ya da çok erken
sızlanmaya başladığını iddia edip akıl verenler, az önce bahsettiğim aile
kadrosundan hamilelik boyunca atılmalı! Hamilelik sonrası allah kerim!
Benden size tavsiye sayın okuyucu; Siz siz olun hamile olan
hormomanyak kadına; “güçlü ol azcık canım”, “ee annelik o kadar kolay değil,
bak gör daha ne kadar zorlanacaksın”, “sen de iyi ki hamilesin”, “hamilesin sen
canım hastalık değil ki bu!” gibi saçma sapan, akla sığmaz şeyler söylemeyin!
Valla bence bu sözlere karşın aklının bir kısmı geçici bir süre için devre dışı
olan gebe kişisi katil olsa, mazereti var! Madem bu lafları ettin, kaç, koş,
kurtul!
Hormonları boyunu geçmiş hamile kadına destek olunur, geçecek
denir, geçecek deyince geçmiyooorrrr diye çemkirse de boşverilir, anlıyorum
denir, sarılınır, öpülür, ağlarken burnu silinir, şefkat gösterilir, özetle
herşeye “he” denir. Bunları yapamıyorsanız da basılır gidilir arkadaşım! Hamile
kadın kişisinde mantık, sükunet, olgunluk aranmaz! Hamilelik süreci ne
karşıdakine haddini bildirme, ne akıl verme, ne de çekişme süreci olabilir!
"
Diyerek copy/ paste yapıyorum başka da bişey demiyorum :)
Diyerek copy/ paste yapıyorum başka da bişey demiyorum :)
Bizi takip etmeye devam edin ;)
Gizmo ve minik dürtükçü