4 Eylül 2013 Çarşamba

Gizmo'nun Hamilelik Günlüğü 17. ve 18. Haftalar


Merhabalar,

Gezi/seyahat maceralarım sonrası bu hafta meraklı bir bekleyiş içindeydik, 21 Ağustos Çarşamba bebekimizin cinsiyetini öğrenicektik çünkü  :)

Anneanne yazlığından haftasonu İstanbul'a döndük, geçtiğimiz haftaki yaşadığım tansiyon düşüklüğü hallerimden sonra annemde bizimle birlikte geldi, evde yalnız kalmiyim istedik.  Lafı fazla uzatmadan hemen Çarşamba günkü ultrason maceramıza geçiyorum ;)

Ultrasondan önce babamız pek heyecanliydi ben sakindim, sadece sağlığı iyi mi diye görmek istiyordum biran önce, bir de çocuğumuzu bir aydır görmüyorduk, baya büyümüş olmalıydı... Sonracıma efendim, Çarşamba gunü geldi çattııı...Benim hislerime göre hep erkek olucak gibiydi kız kıyafetlerine bakmamıştım hiç, pembelere bürünesim yoktu :) ama bakalım hislerim doğru çıkıcakmiydi...

Hastaneye vardığımızda da gayet sakindim  taa ki sıra bekleme işine gelene kadar :) Sıra beklerken kalbim resmen boğazımda atıyordu ve görünüyordu bile dışardan... Sanki aylar sürmüş olan bekleyişten sonra doktorumuzun güler yüzüyle birlikte ultrasona geldi sıra (doktorumuzun güler yüzü dedim çünkü her zaman böyle keyifli olmayabiliyor kendisi :)) espriler icinde geçen görüşmemizde, cinsiyet tahmini yap bakalım, ne hissediyorsun diye sordu doktorumuz, farketmez benim icin dedim, hadi hadiiii dedi, her kadının icinde gizli bir erkek istegi vardır :) tamam dedim bende erkek istiyorum, babasına sordu, Gizem en guzel hangi yemeği yapar? "hepsini yapar ama en sevdiğim İzmir koftedir" Doktor: erkek dersem ona da İzmir köfte yapar mı? Bende tık yok, ekrana hipnotize olmuşum çünkü Doktor: bak bak hala cevap vermiyor, yaparım demiyor Ben: erkek mı ne pipi mi o ?   Doktor: tamam tamam pipi'yi gördük, bak burda pipi, artık İzmir köfteyi de yaparmisin yanında bilmem ... Ve kahkahalar :))

Evet anlaşıldığı üzere bir oğlumuz olucak, annesiyle babasının erkeki geliyoooo :)

Bu arada adı hala minik nokta olur mu bilmem ama baya kocaman olmuş içerde, noktadan eser yok vallahi :) sağlığı da gayet yerinde, doktor da özellikle çok hızlı, güzel gidiyor gelişimi dedi... Şuan tam 200 gr kendisi ve 14-15 cm, boylu poslu bir evlat :) ama gerçekten bir bebek gördük o ekranda ve yine hiç bitmesin istedim, o kadar tatlı ki, gerçekten bir bebek var karnımda, o minik kalkık burnu, annesine benzeyen küçük çenesi, (babaya burdan selam olsun) ağzı, eli yüzünde yana yatan bir de fotografı var elimizde ve o çok net bebek hali.. İnsan inanamıyor icinde o kadarcık bir insanın daha olabildiğine, büyüdüğüne ...

Ultrason dünyası bittiğinde gerçek dünyaya geri döndük tabiki tekrar, tansiyon ve kilom ölçüldü, kilom 51,900gr bu arada.. Hala eski kiloma gelemedim ama yavaş ve istikrarlı ilerliyorum, nasıl olsa bebeğim iyi ve kilosu da gayet yerinde :) Kramplarımı da sormak bir yana doktora kabızlığımı bile söylemeyi unuttum, Allah'tan sevgili Kocacım kramplarımı sordu da korkulucak birşey olmadığını söyledi doktor, yoksa benim aklıma bile gelmedi :) annenin aklı havalarda kaldı , her ultrasondan sonra böyle sakil sakil oluyorum, bu seferde doktora sorulacakları unutuyorum napiyim :)) Bu arada vitaminlere devam (Elevit ve Ferrum  Fort) ... Ayrıca geçtiğimiz haftalardaki sağlık ocağında, hemşireyle görüşmemizde Tetanos aşısı yapmak için doktoruma danışmam gerekiyor demiştim, doktor bana 2 doz vurulan aşıyı 1 doz vurulmam gerektiğini söyledi. 20. Haftadan sonra 1 doz Tetanos aşısı yaptıracağım. Aşıyı sonradan kolumda ağrı yapmaması için dolaptan çıkarıldıktan 10 dakika sonra hafif sıcak olarak vurdurmam gerektiğini okudum internette, bende öyle yaptırıcam. Bir dahaki randevumuzda da ayrıntılı ultrason var 27 Eylül gibi randevu alacağım. İşte böyleee... Doktordan Anneanne, ben, baba ve dayı gayet mutlu mesut çıktık ve Babaanne halamıza sürpriz yapmak üzere tekrar Erikli'ye doğru yola koyulduk...

Erikli'ye gece vardık ve biraz hırsız gibi gecenin bi yarısı varınca tabiki birde bizim geleceğimizi tahmin edemedikleri için gerçekten sürpriz oldu :) elimizde ultrason belgeleri mutlu haberi paylaştık, Babaannemiz, halamız ve Zeynep ablamız hepsi çok sevindiler. Bir kaç gün daha Erikli'de kaldık. Bu arada her yolculuktan sonra yine kusmayı başardım. Çocuğumuz araba yolculuğunu pek sevmeyecek mi acaba? 

Ultrasondan sonra bana asıl sürpriz ve hep beklediğim şey, noktanın içimde taklalar atmaya başlamasıydı. İçimde sürekli bir hareket başladı ve içerde yüzdüğünü çok net hissedebiliyordum. Çok garip bi duygu... Balık dalgalanması gibi...Hala alışmaya çalışıyorum, birden hareket edince kendim bile ürküyorum çünkü :)

Uzun bir yazı oldu, bir türlü fotoğraf çekilip, İnternet'te bulamayıp, yazamadığım için 18. Haftadan da kısaca bahsedeyim. 18. Haftamı da sevdiklerimize minik noktamızın erkek olacağı haberini vermekle geçti. Herkes aradı, sordu, saolsunlar...

Anneanne yazlığındaydık yine bu hafta, hatta yazlık sezonunu bitirmek için son haftamızdı artık :( yaz biterken çok üzülüyorum ve bu yaz çok gezmiş gibi görünsemde yazdan hiç birşey anlamamış olduğumu belirtmek isterim. Çünkü sürekli yolculuklarla, kendimle, duygularımla, içimdeki değişikliklerle mücadele etmekle geçti. Zaman da çabuk geçti mi? geçti tabiki, 18. Haftam bile bitti bunu yazarken ve sevgili bebeğim zıpzıp,  içimde hala oynamaya devam ediyor, hatta dışardan görünüyor bile artık :) yavaş yavaş bende alışmaya başladım hareketliliğine, alışmamak imkansız çünkü kıpırtısız kaldığı zaman çok az, genelde sağ tarafta duruyor ve karnımın sağ tarafı yamuk duruyor çok komik :)) ve o minicik bacaklarımıdır artık dirseği mi, kolu mu, baya sert tekme yumruklar savurabiliyor. Ama birine hareketlerini göstermeye başladığım zaman hissediyor mu nedir, hiç kıpırdamıyor inadına sakin sakin bekliyor :) Annesine gösteriyor marifetlerini ;) Keşke karnımın içinde kamera olsa : )

Karnım da iyice belirginleşmeye başladı, minik bir top yutmuş solucan gibi olucam sanırım. Çünkü karnımdan başka vücudumun hiç biyerinde bir değişiklik ve fazlalık yok... Tabiki artık unutmaya  başladığım ve bir zamanlar incecik olan pek sevgili "belim" dışında!!!  Ama yine normal elbiselerimi giymeye devam ediyorum, 5 aylık hamiş olacağım pek yakında ;) Buyrunuz son halim aşağıda mevcut.


Bebekimiz uzun zamandır bizi duyuyor aslında ama hareketlenmesiyle daha da anlıyorum sanki duyabildiğini... Özellikle arabada gayet yüksek sesle müzik dinledi hep bu zamana kadar, e bende şarkı söylüyorum zaten gün içinde hatta Erikli'de sahnede bile hep söyledim. Ritmik hareketlerle de karnıma pıt pıt vuruyorum ki, müziğin ritmini de anlayabilsin. Sadece klasik müzik değil cayır cayır rock müzik dinletiyoruz, içerde kafa sallıyomudur artık orasını bilemiyorum ;)

Tatil boyunca Harvey Karp'ın "Mahallenin En Mutlu Bebeği" kitabını çok yararlı buldum. Bebek ağladığında ya da kolikli olduğunda nasıl sakinleştirmek gerektiğini ve bebeğin doğduğundaki ilk 3 aylık dönemin aslında anne karnında tamamlaması gereken bir süre olduğunu ve bu döneme de dördüncü 3 aylık dönem dendiğini öğrendim. Tüm dünyaca kullanılan aslında herkesin bildiği beş temel prensip'i var ama bunların sırayla ve doğru şekilde uygulanması gerekiyor.  1. kundaklamak, 2. Yan/Yüzükoyun yatırmak, 3. şşşşttt sesi, 4. Sallamak ve 5. Emzirmek . Tabiki hepsinin tek tek açıklamaları ve neden böyle yapılması gerektiği üzerine açıklamaları var. Bebeğin nazik hareketlere ve sessizliğe ihtiyacı olmadığı, sadece ilk 3 aylık döneminde annesinin karnında gibi hissetmesine ihtiyacı olduğundan bahsediyor. 4. aydan itibaren zaten bir şekilde kendi kendini oyalamaya başlıyor. Bunun içinde sling arayışı içindeyim. Bana daha yakın durması ve sıcaklığımda sakinleşmesi için kesinlikle sling çok güzel bir yöntem. Aynı zamanda bebek doğum hazırlık kurslarını araştırıyorum, hastanelerin ücretsiz kurslarını takip ediyorum. Doğal/normal doğum istediğim için doğuma ruhsal, bedensel ve bilinçli olarak hazırlanmak önemli. Babamızla birlikte gidebileceğimiz, dinleyebileceğimiz ya da uygulayabileceğimiz bir kaynak olsun istiyorum.

9 ay'ı yarıladık bile...Daha yapılacak bir sürü şey var ve zaman biz anlamadan hooppp diye geliverir. O yüzden alışverişleri de yavaş yavaş tecrübeli anne/babalardan da fikir alarak yapmaya başlamalıyız. Arkadaşlarımızdan bir bebek arabası geldi bile :) Araba şimdilik Anneanne yazlığında, yaza bizi beklemesi için oraya bıraktık. Nasıl olsa kış bebeği gelicek ve ilk zamanlar bir bebek arabasına acil ihtiyacımız yok. Bir dahaki yaz kocaman bebek olucak kendisi ;)

Ben yazdıkça yazıyorum bu arada...Biri beni durdursuuuunnnn!!!  Neyse efendim daha da uzatmadan yazıma şimdilik son veriyorum. Haftaya kadar görüşmek üzere, oğlumla bizi takipte kalın ; )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder