Merhabalar,
Gezi/seyahat
maceralarım sonrası bu hafta meraklı bir bekleyiş içindeydik, 21 Ağustos
Çarşamba bebekimizin cinsiyetini öğrenicektik çünkü :)
Anneanne yazlığından haftasonu İstanbul'a
döndük, geçtiğimiz haftaki yaşadığım tansiyon düşüklüğü hallerimden sonra
annemde bizimle birlikte geldi, evde yalnız kalmiyim istedik. Lafı fazla uzatmadan hemen Çarşamba günkü
ultrason maceramıza geçiyorum ;)
Ultrasondan önce babamız pek heyecanliydi ben sakindim, sadece sağlığı iyi mi diye görmek istiyordum biran önce, bir de çocuğumuzu bir aydır görmüyorduk, baya büyümüş olmalıydı... Sonracıma efendim, Çarşamba gunü geldi çattııı...Benim hislerime göre hep erkek olucak gibiydi kız kıyafetlerine bakmamıştım hiç, pembelere bürünesim yoktu :) ama bakalım hislerim doğru çıkıcakmiydi...
Ultrasondan önce babamız pek heyecanliydi ben sakindim, sadece sağlığı iyi mi diye görmek istiyordum biran önce, bir de çocuğumuzu bir aydır görmüyorduk, baya büyümüş olmalıydı... Sonracıma efendim, Çarşamba gunü geldi çattııı...Benim hislerime göre hep erkek olucak gibiydi kız kıyafetlerine bakmamıştım hiç, pembelere bürünesim yoktu :) ama bakalım hislerim doğru çıkıcakmiydi...
Hastaneye
vardığımızda da gayet sakindim taa ki
sıra bekleme işine gelene kadar :) Sıra beklerken kalbim resmen boğazımda
atıyordu ve görünüyordu bile dışardan... Sanki aylar sürmüş olan bekleyişten
sonra doktorumuzun güler yüzüyle birlikte ultrasona geldi sıra (doktorumuzun
güler yüzü dedim çünkü her zaman böyle keyifli olmayabiliyor kendisi :))
espriler icinde geçen görüşmemizde, cinsiyet tahmini yap bakalım, ne
hissediyorsun diye sordu doktorumuz, farketmez benim icin dedim, hadi hadiiii
dedi, her kadının icinde gizli bir erkek istegi vardır :) tamam dedim bende
erkek istiyorum, babasına sordu, Gizem en guzel hangi yemeği yapar? "hepsini
yapar ama en sevdiğim İzmir koftedir" Doktor: erkek dersem ona da İzmir
köfte yapar mı? Bende tık yok, ekrana hipnotize olmuşum çünkü Doktor: bak bak
hala cevap vermiyor, yaparım demiyor Ben: erkek mı ne pipi mi o ? Doktor: tamam tamam pipi'yi gördük, bak
burda pipi, artık İzmir köfteyi de yaparmisin yanında bilmem ... Ve kahkahalar
:))
Evet anlaşıldığı
üzere bir oğlumuz olucak, annesiyle babasının erkeki geliyoooo :)
Bu arada adı hala
minik nokta olur mu bilmem ama baya kocaman olmuş içerde, noktadan eser yok
vallahi :) sağlığı da gayet yerinde, doktor da özellikle çok hızlı, güzel
gidiyor gelişimi dedi... Şuan tam 200 gr kendisi ve 14-15 cm, boylu poslu bir
evlat :) ama gerçekten bir bebek gördük o ekranda ve yine hiç bitmesin istedim,
o kadar tatlı ki, gerçekten bir bebek var karnımda, o minik kalkık burnu,
annesine benzeyen küçük çenesi, (babaya burdan selam olsun) ağzı, eli yüzünde
yana yatan bir de fotografı var elimizde ve o çok net bebek hali.. İnsan
inanamıyor icinde o kadarcık bir insanın daha olabildiğine, büyüdüğüne ...
Ultrason dünyası
bittiğinde gerçek dünyaya geri döndük tabiki tekrar, tansiyon ve kilom ölçüldü,
kilom 51,900gr bu arada.. Hala eski kiloma gelemedim ama yavaş ve istikrarlı
ilerliyorum, nasıl olsa bebeğim iyi ve kilosu da gayet yerinde :) Kramplarımı
da sormak bir yana doktora kabızlığımı bile söylemeyi unuttum, Allah'tan
sevgili Kocacım kramplarımı sordu da korkulucak birşey olmadığını söyledi
doktor, yoksa benim aklıma bile gelmedi :) annenin aklı havalarda kaldı , her
ultrasondan sonra böyle sakil sakil oluyorum, bu seferde doktora sorulacakları
unutuyorum napiyim :)) Bu arada vitaminlere devam (Elevit ve Ferrum Fort) ... Ayrıca geçtiğimiz haftalardaki
sağlık ocağında, hemşireyle görüşmemizde Tetanos aşısı yapmak için doktoruma
danışmam gerekiyor demiştim, doktor bana 2 doz vurulan aşıyı 1 doz vurulmam
gerektiğini söyledi. 20. Haftadan sonra 1 doz Tetanos aşısı yaptıracağım. Aşıyı
sonradan kolumda ağrı yapmaması için dolaptan çıkarıldıktan 10 dakika sonra
hafif sıcak olarak vurdurmam gerektiğini okudum internette, bende öyle
yaptırıcam. Bir dahaki randevumuzda da ayrıntılı ultrason var 27 Eylül gibi
randevu alacağım. İşte böyleee... Doktordan Anneanne, ben, baba ve dayı gayet
mutlu mesut çıktık ve Babaanne halamıza sürpriz yapmak üzere tekrar Erikli'ye doğru
yola koyulduk...
Erikli'ye gece
vardık ve biraz hırsız gibi gecenin bi yarısı varınca tabiki birde bizim
geleceğimizi tahmin edemedikleri için gerçekten sürpriz oldu :) elimizde
ultrason belgeleri mutlu haberi paylaştık, Babaannemiz, halamız ve Zeynep
ablamız hepsi çok sevindiler. Bir kaç gün daha Erikli'de kaldık. Bu arada her
yolculuktan sonra yine kusmayı başardım. Çocuğumuz araba yolculuğunu pek
sevmeyecek mi acaba?
Ultrasondan sonra
bana asıl sürpriz ve hep beklediğim şey, noktanın içimde taklalar atmaya
başlamasıydı. İçimde sürekli bir hareket başladı ve içerde yüzdüğünü çok net
hissedebiliyordum. Çok garip bi duygu... Balık dalgalanması gibi...Hala
alışmaya çalışıyorum, birden hareket edince kendim bile ürküyorum çünkü :)
Uzun bir yazı
oldu, bir türlü fotoğraf çekilip, İnternet'te bulamayıp, yazamadığım için 18.
Haftadan da kısaca bahsedeyim. 18. Haftamı da sevdiklerimize minik noktamızın
erkek olacağı haberini vermekle geçti. Herkes aradı, sordu, saolsunlar...
Anneanne
yazlığındaydık yine bu hafta, hatta yazlık sezonunu bitirmek için son
haftamızdı artık :( yaz biterken çok üzülüyorum ve bu yaz çok gezmiş gibi
görünsemde yazdan hiç birşey anlamamış olduğumu belirtmek isterim. Çünkü
sürekli yolculuklarla, kendimle, duygularımla, içimdeki değişikliklerle
mücadele etmekle geçti. Zaman da çabuk geçti mi? geçti tabiki, 18. Haftam bile
bitti bunu yazarken ve sevgili bebeğim zıpzıp,
içimde hala oynamaya devam ediyor, hatta dışardan görünüyor bile artık
:) yavaş yavaş bende alışmaya başladım hareketliliğine, alışmamak imkansız
çünkü kıpırtısız kaldığı zaman çok az, genelde sağ tarafta duruyor ve karnımın
sağ tarafı yamuk duruyor çok komik :)) ve o minicik bacaklarımıdır artık
dirseği mi, kolu mu, baya sert tekme yumruklar savurabiliyor. Ama birine
hareketlerini göstermeye başladığım zaman hissediyor mu nedir, hiç kıpırdamıyor
inadına sakin sakin bekliyor :) Annesine gösteriyor marifetlerini ;) Keşke karnımın
içinde kamera olsa : )
Karnım da iyice
belirginleşmeye başladı, minik bir top yutmuş solucan gibi olucam sanırım.
Çünkü karnımdan başka vücudumun hiç biyerinde bir değişiklik ve fazlalık yok...
Tabiki artık unutmaya başladığım ve bir
zamanlar incecik olan pek sevgili "belim" dışında!!! Ama yine normal elbiselerimi giymeye devam
ediyorum, 5 aylık hamiş olacağım pek yakında ;) Buyrunuz son halim aşağıda mevcut.
Bebekimiz uzun zamandır bizi duyuyor aslında ama hareketlenmesiyle daha da anlıyorum sanki duyabildiğini... Özellikle arabada gayet yüksek sesle müzik dinledi hep bu zamana kadar, e bende şarkı söylüyorum zaten gün içinde hatta Erikli'de sahnede bile hep söyledim. Ritmik hareketlerle de karnıma pıt pıt vuruyorum ki, müziğin ritmini de anlayabilsin. Sadece klasik müzik değil cayır cayır rock müzik dinletiyoruz, içerde kafa sallıyomudur artık orasını bilemiyorum ;)
Tatil boyunca
Harvey Karp'ın "Mahallenin En Mutlu Bebeği" kitabını çok yararlı
buldum. Bebek ağladığında ya da kolikli olduğunda nasıl sakinleştirmek
gerektiğini ve bebeğin doğduğundaki ilk 3 aylık dönemin aslında anne karnında
tamamlaması gereken bir süre olduğunu ve bu döneme de dördüncü 3 aylık dönem
dendiğini öğrendim. Tüm dünyaca kullanılan aslında herkesin bildiği beş temel
prensip'i var ama bunların sırayla ve doğru şekilde uygulanması gerekiyor. 1. kundaklamak, 2. Yan/Yüzükoyun yatırmak, 3.
şşşşttt sesi, 4. Sallamak ve 5. Emzirmek . Tabiki hepsinin tek tek açıklamaları
ve neden böyle yapılması gerektiği üzerine açıklamaları var. Bebeğin nazik
hareketlere ve sessizliğe ihtiyacı olmadığı, sadece ilk 3 aylık döneminde
annesinin karnında gibi hissetmesine ihtiyacı olduğundan bahsediyor. 4. aydan
itibaren zaten bir şekilde kendi kendini oyalamaya başlıyor. Bunun içinde sling
arayışı içindeyim. Bana daha yakın durması ve sıcaklığımda sakinleşmesi için
kesinlikle sling çok güzel bir yöntem.
Aynı zamanda bebek doğum hazırlık kurslarını araştırıyorum, hastanelerin
ücretsiz kurslarını takip ediyorum. Doğal/normal doğum istediğim için doğuma
ruhsal, bedensel ve bilinçli olarak hazırlanmak önemli. Babamızla birlikte
gidebileceğimiz, dinleyebileceğimiz ya da uygulayabileceğimiz bir kaynak olsun
istiyorum.
9 ay'ı yarıladık
bile...Daha yapılacak bir sürü şey var ve zaman biz anlamadan hooppp diye
geliverir. O yüzden alışverişleri de yavaş yavaş tecrübeli anne/babalardan da
fikir alarak yapmaya başlamalıyız. Arkadaşlarımızdan bir bebek arabası geldi
bile :) Araba şimdilik Anneanne yazlığında, yaza bizi beklemesi için oraya
bıraktık. Nasıl olsa kış bebeği gelicek ve ilk zamanlar bir bebek arabasına
acil ihtiyacımız yok. Bir dahaki yaz kocaman bebek olucak kendisi ;)
Ben yazdıkça
yazıyorum bu arada...Biri beni durdursuuuunnnn!!! Neyse efendim daha da uzatmadan yazıma şimdilik
son veriyorum. Haftaya kadar görüşmek üzere, oğlumla bizi takipte kalın ; )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder